Sultan

Biraz da film bilgisi paylaşalım. En çok beğendiğim filmlerden birisi de Kartal Tibet'in yönettiği, Ertem Eğilmez'in yapımcılığını yaptığı 1978 yapımı Sultan filmidir. Filmde Türkan Şoray, Bulut Aras, Adile Naşit, Şener Şen, İhsan Yüce, Erdal Özyağcılar, İlyas Salman ve Güzin Özyağcılar ile daha birçok ünlü oyuncu oynamaktadır. Filmin müziğini Yavuz Turgul ve Cahit Berkay yapmıştır. 
Film, İstanbul'un varoşlarında geçmektedir. İnsanlar, İstanbul'a göç etmiş, mahallenin muhtarının sattığı evlerde çok zor şartlarda yaşamlarını sürdürmektedir. Mahalle muhtarına bir gün bir takım adamlar gelir ve arsaları satın almak ister. Muhtar da bu adamların yanında yer alır ve insanları yavaş yavaş evlerinden gönderirler. Bu arada minibüsçülük yapan muhtarın oğlu olan Kemal devamlı çapkınlık peşindedir. Dört çocuklu Sultan'ı da evlenme vaadi ile kandırmaya çalışan Kemal sonunda Sultan'a gerçekten aşık olur.  
 
Filmi Arzu Film youtube kanalında paylaştığı için ben de rahatlıkla linkini paylaşabilirim. Filmin bana göre en önemli sahnesi olan 25. dakika 48. saniyesinden başlatıyorum. İsteyen en başından izleyebilir tabi ki :)
Arzu Film'in instagram hesabında film şu şekilde anlatılmış:
"Sultan" 1978 Gönlünü usta oyuncu ve senarist İhsan Yüce'nin canlandırdığı sahtekar muhtarın, minibüs şöförü oğlu Bulut Aras'a kaptıran 4 çocuklu dul bir kadının hikayesidir Sultan.. Çevre yolu yapımı nedeni ile rantçıların sahtekarlıkla evlerinden atmaya çalıştığı gecekondu sakinlerinin mücadelesini anlatır bukez usta senarist Yavuz Turgul.. Üstelik filmin müziklerini üstlenen Cahit Berkay'ı da yanlız bırakmaz.. Olağanüstü ezgilere sahip harika müziğin altında O'nun da imzasını görürüz... Yönetmen koltuğunda ise uzun yıllar Arzu film'de oyunculuğu ile bir çok filmde izlediğimiz Kartal Tibet vardır... Türkan Şoray-Bulut Aras-İhsan Yüce-Adile Naşit-Şener Şen-Erdal Özyağcılar-İlyas Salman gibi zengin oyuncu kadrosu ile halen sevgi ve beğeni ile izlenen bir filmdir "Sultan". Bugün aramızda bulunan ve bulunmayan tüm emekçilerine saygı ve sevgilerimizle.."
http://www.sinematurk.com/film/1126-sultan/ internet sitesindeki "eylül fırtınası" adlı kullanıcı 29 Mayıs 2011 tarihli yorumunda filmi gayet güzel anlatmış: 
Ülkemizde 1950'lerin başından beri hala devam etmekte olan iç göç sonucu, kent varoşlarında kümelenen yığınların beraberlerinde getirdikleri geleneksel yaşam biçimi ve değer yargıları ile kent kültürünü harmanlayarak oluşturdukları ''gecekondu yaşamı ve kültürü'' ile kır ve kent kültürünün bir arada yaşanmasından dolayı yaşanan uyum sorunları sinemamızda 1960'lı yılların ortalarından itibaren çeşitli yönleriyle beyazperdeye yansımıştır. Gurbet Kuşları, Bitmeyen Yol, Gelin-Diyet-Düğün, Yusuf ile Kenan, Fidan, At, Bir Avuç Cennet gibi filmlerde göç olgusu ana tema olarak ele alınmış ve göçü ortaya çıkaran sebepler, göç sonucu oluşan toplumsal ve kültürel değişimler, kentte karşılaşılan zorluklar, kente uyum/uyumsuzluk bağlamında irdelenmiştir. Sultan filmi de göç sonucu oluşan karmaşık kültürel yapıyı ve bu karmaşadan kaynaklanan sorunları, çelişkileri başarıyla gözlemlemiş bir film olarak bu konuda yapılan ve yapılacak sosyolojik araştırmalara referans teşkil eden son derece önemli bir filmdir. Kendine özgü kapalı bir yapısı, ilişkiler sistemi ve yaşam biçimiyle gecekondu dünyasını ve bu dünyada yaşayan insanların geleneksel değerler ile kent kültürü arasındaki ikilemlerini mizahi bir dille ustaca yansıtan film, sinemamızda gecekondu olgusu ile ilgili olarak en çok ve çeşitli verilerin elde edilebileceği yapımların başında gelmektedir. Filmde göçün sebepleri üzerinde durulmaz, daha önce şehre yerleşmiş, iş ve konut gibi sorunları halletmiş ikinci kuşak gecekonducular konu edilir. Kadınların çoğu kentin marjinal sektörlere olanak sağlayan istihdam yapısından faydalanarak gündelikçilik, hizmetçilik vb. yapmaktadırlar. Ancak belirli bir sınıf bilincine ulaştıkları için izin, grev gibi yasal hakları olan sanayi işçiliğini kurtuluş olarak görmektedirler. Gecekondu mahallelerinin kent merkezi ile ulaşımını sağlayan minibüsler, göç edenlerin kent merkezlerinde oluşturdukları arabesk yaşam biçiminin simgesi olarak filmde çok önemli yer tutmaktadır. Minibüsler sadece ulaşımı sağlamakla kalmaz, iki ayrı dünya arasında kültürel alışverişi sağlar, o bölgelerde yaşayan insanların zevk ve beğenilerini, hayat algılarını yansıtır, aynı zamanda arabesk kültürü yaygınlaştırıcı işlevleri de vardır. Kürk kaplı direksiyonları, çeşitli aksesuarları ve ayrılmaz parçası olarak kasetçalardan yükselen Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur şarkıları ile minibüs filmin adeta baş oyuncularından birisi gibidir. Arazi spekülasyoncusu muhtar tiplemesi de feodal kesimdeki ağanın şehirdeki yansımasıdır hiç kuşkusuz. Şehir kültürü ile tanışmış ve bir kısmı sanayi işçisi olarak grev, sendika gibi kavramlarla bilinçlenmiş olsa da muhtarın gözünde gecekondulular hala kendi kararlarını kendi alacak yetiye sahip değildir, yönetilmeleri ve güdülmeleri gereklidir. Müteahhitlerle işbirliği yapan,uyanık ve paragöz muhtar tiplemesi İhsan Yüce tarafından olağanüstü güzel canlandırılmıştır. Kitle iletim araçlarının yığınlar üzerindeki etkisi ve önemi de filmde değinilen bir husustur. Mahalle bekçisine verilen ''Kolombo'' ismi veya küçük çocuğun köpeğine ''Co'' ismini vermek istemesi gibi.. Benzeri duruma yine bir Yavuz Turgul senaryosundan çekilmiş olan Çiçek Abbas'ta da rastlarız. Şakir'in kızkardeşi rolündeki Ayşen Gruda Şakir'i sürekli Dallas dizisinin Jr'ı ile özdeşleştirmekte, içki içip Su ellen gibi alkolik olmaktan korkmaktadır. Sinemada topluca seyredilen film Ferdi Tayfur'un Derbeder adlı filmidir. Özellikle kadınlar bol bol ağlayacakları beklentisiyle mendilleri hazırlayarak sinema salonlarını doldurmaktadırlar. Çünkü bu tür acıklı filmlerde kendi yaşamlarının bir yansımasını bulmaktadırlar. Kocası Çarli Cevat'tan sürekli dayak yiyen Melek ise filmdeki kötü adama sesli olarak ''Yuh gözün kör olsun herif'' diye bağırarak bir nevi kocasına olan isyanını dile getirir. Film boyunca yukarıda örneklediğim üzere gecekondu yaşamına ilişkin birbirinden çarpıcı ve başarılı tespitleri izlemek olasıdır. Ancak içine kapalı, muhafazakar ve baskıcı bir yapıya sahip veya olduğunu düşündüğüm bir gecekondu mahallesinde, mahalle sakinlerinin çapkınlığı ile nam salmış Kemal'in 4 çocuklu dul bir kadına karşı tacize varan pervasızca hareketlerini büyük bir keyifle izleyip Sultan'a karşı korumacı bir tavır takınmamaları, çeşme başında Kemal'in Ferdi Tayfur şarkısı aracılığı ile Sultan'ı süzerken diğer kadınların bunu çok normal karşılayıp kıkırdaşmaları, gönül ve seks ilişkilerinin gayetle normal ve özgürce yaşanması açıkçası bana pek gerçekçi gelmedi. Herkesin her istediğine rahatlıkla ''asılabildiği'', sakinlerinin de bir karnaval ve şölen havasında bu ilişkiye dahil olabileceği böylesi bir Türk mahallesi olabileceğini sanmıyorum. Hele seyircinin pek bir beğendiği çamur içinde yuvarlanarak dövüş sahnesi ve bu sahnede mahallelinin maç izler gibi olaya çanak tutması filmin en saçma ve abartılı sahnesidir bence. Filmin bu derece sevilmesinin ve başarısının en önemli faktörü hiç kuşkusuz senaryosunu Yavuz Turgul'un yazmış olmasıdır. Film gücünü büyük oranda senaryosundan aldığı için Kartal Tibet değil de Orhan Aksoy da çekse bu film yine iyi bir film olurdu. Senaryosu dışında filmin diğer itici gücü geniş oyuncu kadrosu... Bulut Aras'tan, Adile Naşit'e, Erdal Özyağcılar'dan Şener Şen'e bütün oyuncular harika oynamışlar. Türkan Şoray'ı herkesin aksine bu filmde başarısız buluyorum. Sözde telaşlanmaları, çaçaron kenar mahalle kadını olma gayreti, dört çocuğun peşinden koşup toparlamaya çalışırken yaptığı savrulmalar, kaç parçaya bölüneyim halleri vb.. Hepsi o kadar yapmacık ki. Gözlemlerine dayanarak oynadığı her halinden belli oluyor ancak olmayınca olmuyor. Rolü adeta yaşarcasına oynamak konusunda çok samimi ama ortaya çıkan durum rol kesmekten öteye gidemiyor. Netice itibarı ile, hatasıyla sevabıyla ''gecekondu sineması''nın en tipik ve başarılı örneklerinden biri olan Sultan, sinemasal erdemlere sahip önemli bir film olmasının yanı sıra son derece eğlenceli ve komik yönleri ile de her rastlanıldığında göz atmadan durulamayan, klasik Yeşilçamseverlerin ilaç niyetine bir köşede bulundurdukları son derece hoş bir seyirlik olarak da değerlendirilebilir. 
Gecekondular ile ilgili başka filmler de bulunmaktadır. İsteyenler "Türk Sinemasında Gecekondular" başlıklı yazıyı okuyabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık