Eski Şark Eserleri Müzesi (23.01.2020 tarihli güncelleme)

Arkeoloji Müzesi'nin içerisinde bulunan Eski Şark Eserleri Müzesi'nin binası 1883 yılında Sanay-i Nefie Mekteb-i Alisi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak Osman Hamdi Bey tarafından yaptırılmıştır. Bina, dönemin en tanınmış ve önemli mimarı Alexandre Vallaury (1850-1921) eseridir. Neo-Rönesans tarzında yapılan ilk binadan sonra yapılan ek binada Neo-Grek üslup kullanılmıştır. Daha sonra bu iki bina birleştirilirken yapılan ek kısım, var olan binalara oranla daha alçak inşa edilmiştir.
Sanayi Nefise Mektebi'nin Cağaloğlu'na taşınmasından sonra bina, Halil Edhem Bey tarafından, Yakındoğu ülkelerinin eski kültür belgelerinin sergilenmesi için müze haline getirilmiştir. 1917-1919 ve 1932-1935 yılları arasında müzede çalışan Alman uzman Eckharg Unger, müzenin teşhirini tamamlamıştır. 1963 yılında başlayan onarımda, binanın giriş merdivenleri kaldırılıp, iç yapıda bazı değişiklikler yapılarak 1974'te tekrar ziyarete açılmıştı. 2000 yılında yapılan yeni teşhir ve onarım çalışmaları esnasında ise, aslına uygun restorasyon ile giriş merdivenleri binaya yeniden kazandırılmıştır.
Eski Şark Eserleri Müzesi'nin içerisindeki eserler dört gruptur.
Anadolu Eserleri: Anadolu Eserleri koleksiyonu, son kalkolitik dönem, ilk tunç çağı hattı kültürü, orta tunç çağı koloni devri yerleşmeleri, Eski Hitit, Hitit İmparatorluk ve geç Hitit krallarına ait eserlerden oluşmaktadır.
Mezopotamya Eserleri: Mezopotamya koleksiyonunda bulunan eserler M.Ö. 5 bin yıl (Tel Halaf kültür dönemi) ile M.Ö. 6. yüzyıl ortaları (Yeni Babil Çağı) arasında Mezopotamya'da bulunan uygarlıklara ait kültürel begelerdir.
Mısır Eserleri: Müzedeki Mısır eserleri konularına göre sfenksler, steller, sunaklar, lahitler, mezar ve tapınak buluntularıdır. Eserler Mısır'ın eski krallık-Ptolemaos çağları arasındaki döneme aittir.
İslamiyet Öncesi Arap Yarımadası Eserleri: İslamiyet öncesi Arap Yarımadası Eserleri'nin büyük bölümünü yazıtlar, kabartmalı levhalar, mezar taşları ve adak heykelcikleri oluşturuyor.
 
Müzenin içerisinde mezar buluntuları ile ilgili de bilgiler bulunmaktadır:
"Eski Mısır'da ruhen ölümle vücudu terk edip, sonra ölümsüz olarak tekrar geri döneceğine inanılırdı. Bu inançlarla ölülerini mumyalamışlardır."
Anıtsal mezarlarda mumya, iç içe iki veya üç lahde konulurdu. Ahşap, insan şeklindeki (antropoit) lahitler Teb kenti mezarlığı Der-El Bahri'de yapılan kazılarda bulunmuşlardır. Tebe özgü olan Tanrı Amon tapınağının rahip ve rahibelerine aittirler. Lahitlerin iç ve dış yüzeyleri ince bir alçı tabaka ile sıvanmış, üzeri dini metinler, ölüyü öbür dünyada koruyacak tılsımlı semboller ve mitolojik sahnelerle, çok renkli olarak süslenmiştir. Açık olarak sergilenmiş lahitte Bak-Na-Mut ve ayak ucunda kedisinin mumyaları görülmektedir. Mumyalama işleminden önce çıkarılan iç organlar, mumyalanarak 'kanop' adı verilen vazolara tek tek yerleştirilirdi. Bu vazoların kapakları ölülerin koruyucusu olan dört tanrının başı şeklindeydi. İnsan başlı Amset'in vazosunda mide, maymun başlı Hapi'nin vazosunda akciğerler ve şahin başlı Horus'un vazosunda karaciğer saklanırdı. Bazen mumya boncuklardan örülmüş ağ şeklindeki örtülere sarılır ve başının altına tahta yastıklar yerleştirilirdi, ayrıca mezar odasına hasırdan yapılmış boncuk sepetleri konurdu.
 
Güneş SaatiOn bir radyal çizgi ile 12 eşit parçaya ayrılmış olan bir iç bükey yüze sahip bu güneş saati, Suudi Arabistan'da yer alan Madain Salih'te bulunmuştur. Üzerinde Aramice yazıt bulunur ve kırmızı kum taşından yapılmıştır. Merkezdeki dikey çubuğun gölgesi güneşin hareketine göre çizgiler üzerine düşerek zamanı göstermektedir.
Adak Heykelcikleri: Sekiler üzerinde oturan heykelcikler, kübik insan figürleridir ve başlar gövdeye göre daha özenli işlenmişlerdir. Günümüzde Yemen sınırları içinde bulunan bir antik yerleşim olan Timna'da, mezarlık içindeki kutsal mahalde bu heykellere benzeyen çok sayıda adak heykelciği bulunmuştur. Buna dayanarak bu heykelciklerin de adak heykelciği oldukları düşünülmektedir. Yaklaşık olarak MÖ 4- 1. yüzyıllar arasına tarihlenirler.
Dünyanın İlk Yazılı Antlaşması olan Kadeş Antlaşması ile ilgili de bilgiler bulunmaktadır.
Eşit şartlarda imzalanan ve tarihin ilk bilinen uluslararası antlaşması olan Kadeş Antlaşması İ.Ö. 1269 yılında, Hitit kralı Hattusilis III ile Mısır Firavuu Ramses II arasında yapılmış ve o devrin diplomatik dili olan Akatça ile yazılmıştır. Antlaşmanın Akat diliyle yazılmış üç kopyası bulunmaktadır. 1906 yılında Hügo Winckler ve Teodor Makridy tarafından birlikte yürütülen Türk-Alman kazılarında, başkent Boğazköy-Büyükkale'de bulunmuş olan kopyalardan bir tanesi VAT 6207 envanter numarasıyla Berlin'de (Staatliche Museen zu Berlin) bulunmakta, iki tanesi de İstanbul Arkeoloji Müzelerindedir
Antlaşmanın Mısırca'ya tercüme edilmiş kopyaları Karnak ve Ramesseum'daki Amon tapınaklarının duvarlarına kazınmıştır. Bunlar, orijinalinden biraz farklı olarak antlaşmanın ehemmiyetini Mısır'a atfetmekte ve barışın bir lütuf olarak imzalandığı vurgulamaktadır. Antlaşmanın Hitit metni, resmen kabul edilmiş şartlara çok yakın bilgiler içermektedir.
Ramses II'nin saltanatı Hitit Devletine düşmanca bir tavır takınmasıyla başlamasına rağmen, her iki süper güç de ilgi alanlarını başka hususlara çevirebilmek ve hepsinden önemlisi "Deniz Kavimlerinin" gizli saldırılarına karşı koyabilmek için birleşerek birlikte müdafaa ve saldırı şartlarında anlaşarak barış yapıyorlar.
Antlaşmadan bazı bölümler:
"Mısır memleketinin kralı, büyük kral, kahraman Ramses'in Hatti memleketinin kralı Hattusilis ile iyi dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır." Mısır kralı sözlerine şöyle devam etmektedir:
"Aramızda daimi olarak iyi kardeşlik ve barış kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki ilişkilerde iyi kardeşliğin ve iyi barışın kurulması için şunları söylüyorum: İşte, Mısır memleketi ile Hattı memleketi arasındaki ilişkiye gelince, öteden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa izin vermediğinden antlaşma ebedidir."
"Eğer dış memleketlerden bir düşman Mısır kralı kardeşin Ramses ve Mısır memleketine saldırırsa ve onun kardeşi "bana yardıma gel" diye haber gönderirse, Hatti memleketi kralı, Büyük kral Hattusilis piyadelerini, süvarilerini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek."
Zürriyet tanrısı MİN, Sais kenti tanrıçası NEİD, Ay tanrısı HONS, Mezarları ve öbür dünyayı bekleyen, çakal ve köpek başlı ANUBİS, Aşk tanrıçası kedi başlı tanrıça BASTET heykelleri bulunmaktadır. Bu arada Mısır tanrılarının listesi de şu şekildedir:
Ra: Öğle güneşi tanrısı.
Atum: Akşam güneşi tanrısı.
Osiris: Ölüler ülkesi tanrısı.
İsis: Osiris'in karısı.
Ka: Ölünün ruhunu temsil eder.
Seker Kuşu: Mezarlık tanrısı.
Maat: Tanrı Ra'nın kızı.
Bastet: Aslan ya da kedi başlı.
Ptah: Zenatçıların koruyucu tanrısı.
Sekmet: Ptah'ın karısı.
Nefertem: Ptah ve Sekmet'in oğludur.
Hons: Amon ve Mut'un oğludur.
Anubis: Mezarlık tanrısı.
Horus: Osiris ve İsis'in oğludur.
Kedi Heykeli: Tanrıça Bastet'i temsil eder.
Tot: Balıkçıl kuşu başlı olup başında genellikle yarım ay taşır.
Eski Şark Eserleri Müzesi koleksiyonları, Anadolu ve Mezopotamya'nın Yunan öncesi, Mısır ve Arap Yarımadası'nın İslam öncesi çağlarına ait eserlerinden oluşur. Bu eserlerin çoğunluğu 19. yüzyıl sonunda başlayıp, I. Dünya Savaşı'na kadar süren arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmış ve bu ülkelerin o zamanki hakimi olan Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a getirilmiştir. 
İslamiyet Öncesi Arabistan Eserleri, Mısır Eserleri, Mezopotamya Eserleri, Anadolu Eserleri, Urartu Eserleri ve Çivi Yazılı Belgeler bölümlerinden oluşan Eski Şark Eserleri Müzesi'nde anlatım bölgesel bir sınıflama ile yapılmış; Arabistan Yarımadası, Mısır, Mezopotamya ve Anadolu kültürleri kendi tarihi gelişimleri içinde sunulmuştur.
Akad Kralı Naramsi'nin Steli, Kadeş Anlaşması, İştar Kapısı gibi eşsiz eserlerin yanında 75.000 tane çivi yazılı belgenin bulunduğu Tablet Arşivi de bu bölümde yer alır.
 
Yaz Döneminde (1 Nisan - 1 Ekim) Müze'ye son giriş 19:00 olmak üzere, 09:00 - 20:00, Kış Döneminde (1 Ekim - 1 Nisan) ise Müze'ye son giriş saat 17:00 olmak üzere, saat 09:00 - 18:00 saatleri arası ziyaret edilebilir.

İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne ulaşım ise şu şekildedir: 
Kabataş-Bağcılar Tramvay hattının Gülhane durağını kullanarak ulaşabilirsiniz.
Anadolu yakasından gelecekseniz Kadıköy-Eminönü ve Üsküdar-Eminönü vapurlarını kullanarak tramvay hattına ulaşabilirsiniz.
Eminönü'ne gelen otobüs hatları ile ulaşılabilirsiniz.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Tarihi Yarımada'da bulunduğundan özel araç park yeri son derece kısıtlı olduğundan ziyaretçilerin toplu taşımayı kullanmaları tavsiye edilmektedir.

Eski Şark Eserleri Müzesi'nin bulunduğu bölgeyi aşağıdaki haritada paylaştım.


Pazartesi günleri kapalı olan İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne giriş 36 TL olup dileyenler, Müzekart ile ücretsiz gezebilirler.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü binalarındaki alt katta yer alan, 1, 16, 17, 18, 19, 20 numaralı salonlar ve üst kattaki salonların tamamının; Ek Bina zemin katta ''Assos Sergi Salonu'' ve ''İstanbul'un Çevre Kültürleri: Trakya, Bithynia - Bizanas'' sergi salonları ziyarete kapalıdır. (23.01.2020 tarihli güncelleme)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık