Ayasofya Müzesi (28.01.2020 tarihli güncelleme)

Günümüz Ayasofya'sı aynı yere yapılmış olan üçüncü yapıdır. İlk yapı İmparator Konstantion (337-361) tarafından 360 yılında bazilikal planlı ve ahşap çatılı olarak inşa ettirilmiştir. Yapı İmparator Arkadios Dönemi'nde (365-408) 404'te isyancılar tarafından yakılmıştır. İkinci yapı ise İmparator II. Theodosios (408-450) tarafından 415 yılında yine aynı planla inşa ettirilmiş, 415-532 yılları arasında şehrin en büyük kilisesi olmuştur. II. Theodosios Dönemi kilisesi 532 yılında, İmparator İustinianos'a (527-565) karşı çıkan Nika Ayaklanması'nda tekrar yanmış ve kalıntıları temizlenerek yeni yapıya yer açılmıştır.

İmparator İustinianos dünyanın en büyük kilisesi olarak, Kutsal Hikmet anlamına gelen Ayasofya'yı aynı yerde inşa ettirmiş, 532 yılında yapımına başlanan kilise sadece beş yılda tamamlanarak 27 Aralık 537'de büyük bir törenle ibadete açılmıştır. Mimarları, Anadolu'dan, Miletoslu (Balat) İsidoros ve Trallesli (Aydın) Anthemios'tur. Bu mimarlar Ayasofya'nın planını önceki yapıların bazilikal planından farklı olarak doğu ve batıda yarım kubbelerle desteklenen yarım merkezi kubbe planlı olarak tasarlamışlardır.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u 1453 yılında fethiyle şehrin en büyük dini yapısı olarak Ayasofya, camiye çevrilmiştir. Bu tarihten sonra Ayasofya'da çeşitli tamirler yapılmış ve yapı destek duvarlarıyla güçlendirilmiş, çevresine eklenen yapılarla bir külliye haline getirilmiştir. Yapılan tamirler ve eklemeler Ayasofya'nın günümüze kadar ayakta kalmasını sağlamakla beraber, yapıya Türk-İslam niteliğini de kazandırmıştır. Ayasofya'da en kapsamlı onarım çalışmaları 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmış, bu dönemde yapıya destek duvarları ve minareler eklenmiştir. Sultan Abdülmecid Dönemi'nde (1839-1861) ise İsviçreli Fossati kardeşler 1847-1849 yılları arasında çeşitli onarım çalışmaları yapmışlardır.

Hristiyan ve İslam öğelerinin bir arada görüldüğü Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilerek 1 Şubat 1935 tarihinde ziyarete açılmıştır.

1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi” adına tapuludur.
 
Ayasofya Müzesi; Sıbyan Mektebi, şadırvan, Muvakkithane, Şehzadeler Türbesi, Sultan III. Murat Türbesi, Sultan II. Selim Türbesi, Sultan III. Mehmet Türbesi, Sebil, Mermer Sarnıç, Osmanlı Payanda Duvarları, Sultan I. Mahmut Kütüphanesi, Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim Türbesi (Vaftizhane), Minare, Taç Giyme Yeri (Omphalion), Theodosios Ayasofya Kalıntıları, Ayasofya Medresesi, Ayasofya İmareti, İmaret Kapısı, Mihrap, Hünkar Mahfili, Minber, Müezzin Mahfili, Sultan III. Murat'ın yaptırdığı mermer kürsü, mermer küpler, terleyen sütun, hazine dairesi gibi bölümlerden oluşmaktadır.
 
Theodosios Ayasofyası Kalıntıları: İmparator II. Theodosios (408-450) tarafından yaptırılan bazilikal ahşap çatılı kilise 415 yılında ibadete açılmış, 532 yılında İmparator İustinianos'a (527-565) karşı çıkarılan Nike Ayaklanması'nda yanmıştır. Yapının anıtsal girişini süsleyen ve on iki havariyi temsil eden kuzu kabartmalı friz ve diğer kalıntılar 1935 yılında İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından A. M. Schneider başkanlığında yapılan arkeolojik kazılarda meydana çıkarılmıştır.
 
Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılan ilk Ayasofya hakkındaki bilgilerimiz yeterli değildir. İmparator II. Constantius (M.S. 337 - 361) tarafından ahşap çatılı ve bazilikal planda inşa ettirilerek 15 Şubat 360'ta ibadete açıldığı sanılmaktadır. 20 Haziran 404'te halka ayaklanmasında ilk Ayasofya'nın kısmen yandığı biliniyor. Yapının onarımı yapılarak II. Theodosius (M.S. 408-450) tarafından 10 Ekim 415'te 2. defa ibadete açılmıştır.
 
Kilisenin alanı 7000 m², kubbe yüksekliği 56,60 m. ve kubbe çapı 32.5 m.'dir. İnşa malzemesi olarak İmparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen mermerler kullanılmıştır. Birçok İmparator Ayasofya'da taç giymiştir.
 
Günümüz Ayasofya'sı (Üçüncü Ayasofya) 27 Aralık 537'de İmparator Justinianus tarafından törenle ibadete açıldı. Yüksek ve geniş kubbesiyle Cosmos'un (Evren) sembolü sayılıyor ve Hristiyan dünyasının en büyük tapınağı niteliğini taşıyordu.
 
Üçüncü Ayasofya kubbeli bazilika formunda ve üç nefliydi. Günümüze kadar ayakta kalan bu yapı beş yıl gibi kısa bir sürede inşa edilmişti. İnşaatında 1000 usta ve 10000 işçinin çalıştığı söylenir.
 
Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra İstanbul (Constantinopolis) Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti oldu. Kentin en büyük kilisesi Ayasofya idi (330). 
 
Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un alınışının camiye çevrilen Ayasofya'da 1 Haziran 1453 günü ilk Cuma namazı kılınmıştır. Bizans çağının son dönemlerinde tamamen bakımsız kalan yapı onarılmaya ve cami olarak gerekli eklerin yapımına başlanmıştır.
 
Osmanlı padişahları yapıya gerekli her türlü özeni gösterdiler. Ayasofya, padişahların cuma selamlığı olarak asırlarca kullanıldı. Mimar Sinan'ın ustaca eklediği payandaların yapının günümüze ulaşmasına büyük katkısı olmuştur.
 
Sultan I. Mahmut Kütüphanesi: Okuma Salonu ve Kitaplık (Hazine-i Kütüb) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. 16. - 18. yüzyıl İznik, Kütahya ve Tekfur Sarayı çinileri ile bezelidir. Sultan I. Mahmut tarafından 1739 yılında yaptırılmıştır.
 
İmparatoriçe Locası: Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi'nde imparatoriçelerin dini törenleri izlediği bölüm.
 
Mermer Kapı (6. Yüzyıl): İmparatorun özel mekanları (metatorion) ve Synod Meclisi (Ruhani Meclis) üyelerinin toplantı yaptıkları bölümü ayıran kapı.
 
Hünkar Mahfili: Osmanlı padişahlarının Cuma ve Bayram namazları ile Kandil gecelerinde namaz kılmaları için ayrılmış özel mekan. Sultan Abdülmecid Dönemi'nde, 1847 - 1849 yılları arasında İsviçreli Fossati Kardeşler tarafından yapılmıştır.
 
Güzel Kapı: M.Ö. II. yüzyıla ait Tarsus'taki Helenistik Dönem tapınağının orjinal bronz kapısı. İmparator Theophilos (829 - 842) tarafından getirtilmiştir.
 
Vaftizhane Avlusu: Ayasofya Vaftizahane binası, yapının güneybatısında bulunan en önemli ek yapılardan biridir. Kare plana sahip, doğusunda apsisi, batısında revakı bulunan yapı kubbe ile örtülüdür.
Avlu kısmındaki bazı mimari izler vaftizhanenin Ayasofya'dan daha eski (4.-5.yüzyıl) olabileceğini göstermektedir.
Osmanlı Dönemi'nde bir süre, caminin kandil yağları deposu olarak kullanılan yapı, Sultan I. Mustafa'nın 1639'da vefat etmesiyle türbeye çevrilmiştir.
1648 yılında Sultan İbrahim de buraya defnedilmiştir.
Vaftizhane türbeye dönüştürülürken, yekpare mermerden oyulan, 3.26 m. x. 2.52 m. ölçülerindeki vaftiz teknesi ve kandil yağlarının saklandığı büyük küpler, yapının avlu kısmına taşınmıştır.
Vaftiz teknesi Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de bahsettiği gibi İstanbul'da bulunan en büyük boyutlu vaftiz teknesidir.
Avludaki Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi'ne (5.-7. yüzyıl) ait lahit ise, Osmanlı Dönemi'nde çeşme olarak yeniden kullanılmıştır.
Ayasofya Müzesini; 2017 yılında 1 milyon 892 bin 250, 2018 yılında ise 2 milyon 922 bin 37 kişi ziyaret etmiştir. 2018 yılında Topkapı Sarayından sonra en çok ziyaret edilen müze olmuştur. 

Ayasofya Müzesi; 1 Nisan - 31 Ekim (yaz dönemi) tarihleri arası 09.00 - 19.00, 31 Ekim - 1 Nisan (kış dönemi) tarihleri arası 09:00 - 18:00 saatleri arasında açık olup gişe kapanış saati yaz döneminde 17:30, kış döneminde ise 16:00'dır. Pazartesi günleri kapalı olan ve giriş ücreti 72 TL olan müzeyi müzekart ile de gezebilirsiniz. (28.01.2020 tarihli güncelleme)
 
Sultahanmet Mahallesi, Ayasofya Meydanı'nda bulunan Ayasofya'ya gitme imkanı bulunmayanlar 3dmekanlar sitesinden 3 boyutlu olarak gezinti yapabilir.      Ayasofya Müzesi ile ilgili detaylı bilgi Wikipedia sayfasından alınabilir. 

Ayasofya Müzesi'nin konumunu aşağıdaki haritada işaretledim. Oradan detaylı olarak bakabilirsiniz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık