Çeşme - Alaçatı

Eşimle 2012 senesinde evlendiğimizde balayında Hotel Baia Lara'ya gitmiştik. Oteli ETS'den almıştık ve gayet memnun kalmıştık. Düğün zamanı çok yorulduğumuz için balayında dinlenmek çok iyi gelmişti. 2013 yazında Bodrum tatili yapmıştık. Bodrum'un merkezinde Myndos Pansiyon'da kalmıştık. Bu sefer bir önceki seneden farklı olarak sadece oda kahvaltı olan bir yerde kalmak ve bölgeyi gezmek istiyorduk. Hem otelin işletmecisi olan aileden hem otelden çok memnun kalmıştık (Bodrum ile ilgili yazılar: Bodrum Kalesi ve Zeki Müren Müzesi)
Geçen sene ise bu sefer iki farklı yer görelim dedik ve 23 - 26 Temmuz tarihleri arasında Marmaris'te Swans 1 Hotel'de, 26 - 29 Temmuz tarihleri arasında ise Fethiye'de Çalış Plajı'nda bulunan Hotel Berlin'de kaldık. Her iki otelden de bir önceki sene gittiğimiz Myndos Pansiyon'daki kadar memnun kalmadık. 
Bu sene ise bayram tatilinde benim memleketime gideceğimiz için memleketime yakın olsun istedik ve Çeşme'ye gittik. Çeşme'ye Cuma akşamı Metro Turizm ile gittik. Eşimle tekli koltuklardan aldık. Arabayla gitmediğimiz için ve toplu taşımayı olabildiğince az kullanmak için Çeşme'nin merkezinde bir yerde kalmak istedik. Kaldığımız otel de çarşının tam başında bulunuyordu ve Alaçatı - Ilıca dolmuşlarının kalktığı yere yaklaşık 150 - 200 metre uzaklıktaydı. Cesurlar Oteli Booking.com internet sitesinden bulmuştuk. Saat 12.30'da odamıza yerleştik. Öğleden sonra da yakın bir yere denize gitmek istedik ve Ilıca'ya gittik. Ilıca'da daha önce bir çok kez gittiğim ve en eski kumrucu olarak bilinen Kumrucu Hüseyin'e gittik. Dükkanı hiç değişmemiş. Hem başka bir şube açmıyor, hem de hiç yenilik yapmıyor. Akşam da yorgun olduğumuz için Çeşme'nin çarşısında kısa bir tur yaptık ve otelimize gittik. 
Çeşme'de Rumeli Pastanesinde mutlaka dondurma yiyin. Burası 1945 yılından beri hizmet veriyormuş ve damla sakızlı dondurmanın ilk üretildiği yermiş. Biz dondurmasını çok sevdik.
Pazar günü Altınkum'a gittik. Altınkum'da şezlong ve şemsiye kiraladık. Akşam Çeşme'nin çarşısında ve marina kısmında dolaştık. 
Pazartesi günü tekne turuna katıldık. Tekne turundan genel olarak memnun kaldık. Tekne turunda Eşek Adası'na da gidiliyor. Eşek Adası'nda şu an 46 adet eşek, 4 adet sıpa, 150 adet keçi varmış. Tavşan, keklik ve güvercinlerin ise sayısı belirsizmiş. Eşekler 1960'lı yıllarda Çeşme halkı tarafından düzenli olarak bırakılıp lazım olursa tekrar geri alınıyormuş. Zamanla tarım araçları ve turizm olayları başlayınca eşeklere gerek duyulmamış ve adada bırakılmış. Zamanla açlık ve susuzluk sorunları yaşanmaya başlanmış ve sonrasında kesilmek üzere çalınmış, harici turlarla gelen dengesiz kişiler tarafından işkenceye maruz kalmışlar. Sonrasında dernek üyeleri görüp tesis kurup koruma altına almış ve o günden beri tüm sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmaktaymış. Eşekler artık açlık ve su sorunları yaşamıyorlarmış. Eşekler şu an elektrikli tellerle çevrili bir alanda yaşıyorlar. Tellerdeki elektrikten de zarar görmediği ayrıca belirtilmiş.
Tekne turundan döndükten sonra Alaçatı'ya gittik. Alaçatı'da akşam olmadan bol bol fotoğraf çekmek ve dolaşmak istiyorduk ama sokaklar dar ve kalabalık olduğu için o akşam pek fazla fotoğraf çekemedik. Alaçatı sokaklarında dolaştıktan sonra biraz Gizem Cafe'de oturduk ve tekrar Çeşme'ye döndük. Salı sabahı bu sefer deniz için Alaçatı'ya gittik. Denize ulaşmak için Alaçatı'dan sonra tekrar dolmuşa binmeniz ve Çark Plajı'na gitmeniz gerekiyor. Çark Plajı tam halk plajı. İsterseniz Borçin Su Sporları adlı bir işletme var ve işletmeden şemsiye ve şezlong kiralayabiliyorsunuz. İsterseniz sahilin bir bölümünde şemsiyeler var. Altında kendi havlunuzla veya varsa yanınızda sandalyenizle oturabiliyorsunuz. Çark Plajı'nda yemek yiyebileceğiniz hiç bir mekan yok. Sadece Kumrucu Hikmet'ten paket servis verebiliyorsunuz. İçecek olarak da Borçin'de ne satılıyosa o var. Onun için halk plajına gelecekseniz yanınızda yiyecek ve içecek birşeyler mutlaka getirin. 
Salı günü Çeşme'ye dönmeyip Alaçatı'da kaldık ve geceye karar Alaçatı'da vakit geçirdik. Bu sefer bol bol fotoğraf çektik. Alaçatı sokakları gerçekten çok güzel. Çok güzel mekanlar var. Ben daha önce bir kaç kez gitmiştim ama zaman içerisinde çok gelişmiş. 
Çarşamba günü denize tekrar Çark Plajı'na gittik ve akşam bu sefer Çeşme'de vakit geçirdik. Çeşme Marina ilk olarak 2010 yılında açılmış. İçerisinde bir çok restoran ve cafe var. Biz o akşam Tuzu Biberi adlı mekanda oturduk ve çok memnun kaldık. Aynı akşam Hayal Kahvesinde de Çelik konseri vardı. Son gün de otelde eşyalarımızı topladık. Kahvaltı yaptık ve çarşıda alınacak son hediyelik eşyalarımızı da aldık ve Çeşme Kalesi'ni gezdik (Çeşme Kalesi ile ilgili diğer yazı). Daha sonra da Çeşme'den ayrıldık. 
İlk gün ve son gün Çarşıda bulunan Ayios Haralambos Kilisesini gezdik. Kilise 1832 yılında Aziz Haralambos'a ithafen yapılmış. Çeşme Belediyesi tarafından İzmir İl Özel İdaresinden alınan ödenek destekleriyle 2010 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları 2012 yılının Mayıs ayında tamamlanmış. Şu anda da sanat etkinliklerine hizmet vermekteymiş. Bizim gittiğimizde de ilk gün çini sergisi son gün de resim sergisi vardı.  En çok Alaçatı'nın denizini beğendik. Ilıca'nın denizi dalgalı, Altınkum'un denizi ise diğerlerine göre daha soğuk. Çeşme'ye gidecek olursanız Alaçatı'ya akşam üstü de uğrayın ve bol bol fotoğraf çekilin, tekne turlarına katılın ve Çeşme Marina'ya mutlaka uğrayın. Çeşme'de beach clublara gitmek istemedik. Tatile çıkmadan önce çok araştırma yapmıştım. Herkesin beğendiği ve beğenmediği tarafları olmuş. Biz de Alaçatı'yı daha çok merak ettiğimiz ve Çark Plajı da beklentimizi karşıladığı için gitme ihtiyacı duymadık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık