İtalya Gezisi (Milano - Venedik - Floransa - Roma - Napoli)

Daha önceki İtalya – Schengen Vizesi başlıklı yazıda İtalya’ya yaptığımız vize başvurusunun süreçlerinden bahsetmiş, 2 – 9 Haziran 2018 tarihleri arasında Pronto Tour'un gerçekleştireceği İtalya turuna katılacağımızı söylemiştim. Tur ile ilgili elimden geldiğince detaylı bir yazı hazırlamaya çalıştım. Aklınıza takılan bir konu olursa, yazının altındaki yorum kısmına yazabilirsiniz. 2015 yılının Kasım ayında biz yine Pronto Tour'un düzenlendiği Fransa - Benelüks turuna katılmıştık. Kasım'da hava soğuk olur mu diye düşünmüştük ama son 1 - 2 gün dışında hava oldukça güzeldi. İtalya için de Haziran ayını seçtik. Fazla sıcak olmaz diye düşünmüştük. Nitekim de öyle oldu.  
Bizi İtalya gezisinde en çok üzen şey, tabi ki Euro'nun durumu oldu. 2015 yılındaki Fransa - Benelüks gezimizde Euro yaklaşık 3.30 TL idi. İtalya gezisi sırasında ise; yaklaşık 5.50 civarındaydı. Euro'yu 3 ile çarpmak bile kötüyken, şimdi 5'le, 6'yla çarpıyor olmak gerçekten kötü. Umarım yakın zamanda ekonomimizin durumu daha iyi olur (ben bu yazıyı yazarken Euro 7.15 - 7.20 TL oldu). 

1. Gün
Bizim aldığımız tur; Büyük İtalya Turu olarak geçiyordu. Tur kapsamında ilk olarak Atatürk Havalimanı'ndan Türk Hava Yolları uçağı ile Milano'ya gittik. Milano'da şehir turu yaptıktan sonra ekstra tur olan Como Gölü'ne gittik. Aslında bizim Como Gölü'ne gitmek gibi bir niyetimiz yoktu. Ancak, tura katılmak isteyen sadece 4 kişi kaldık. Herkes gitmek isteyince, gitmeyenler aykırılık yapmış gibi oluyor. Tur şirketi ile gitmenin de böyle bir sıkıntısı var. Bu turdaki grup, ne yazık ki ekstra turların hepsine katıldı. Bizimle beraber sadece 2 çift daha turların bir kısmına katılmadılar. Tur rehberi bize, Como Gölü turuna katılmazsak saat 2'de bizi otele bırakacağını söyledi. Biz Milano'da kalmak istedik ama Como Gölü'nden sonra tekrar Milano'dan bizi alamayacağını söyledi. Biz de diğer çiftle beraber, istemesek de tura katılmak zorunda kaldık.  Tura herkes katılacak olunca, otele bizi bırakmak zorunda kalmayacağı için Milano şehir turunun süresini uzattı ve saat 4'e kadar Milano'yu gezdik. Bu turların en büyük sıkıntısı, otellerin epey bir şehrin dışında olması oluyor. Özellikle ilk gün turdaki diğer kişilere bağlı kalıyorsunuz. Havalimanından yola çıktık, Milano'nun merkezine geldik ve otobüsten indik. Rehber bize Galleria'yı, Duomo Katedrali'ni gösterdi ve serbest zaman verdi. Biz de serbest zamanda bol bol fotoğraf çektik. Katedralin içine girmek ücretli olduğu için vakit kaybetmemek için girmedik. Saat 4'te rehberin dediği yerde buluştuk ve Como Gölü'ne doğru hareket ettik. Como Gölü'nde tekne turuna katıldıktan sonra Como'nun merkezinde yaklaşık 1 saat serbest zaman verdik ve otelimize gittik. 
2. Gün
2. Gün sabah erkenden kalktık ve Venedik'e doğru yola çıktık. Bizim bu turda en çok beğendiğimiz yer Venedik oldu. Venedik'e geldiğimizde önce şehir turu yaparak San Marco Katedrali ve Meydanı ile Dükler Sarayı gibi yapıları gördük. Daha sonra, turun geri kalanı Gondol turunu yaptı. Biz, o sırada gezmeye devam ettik. Daha sonra turun geri kalanıyla birlikte öğle yemeğini yedik. Turdan yaklaşık 10 - 15 kişi, rehberin ekstra düzenlediği Burano turuna katıldı. Biz o sırada, Venedik'i gezmeye devam ettik. Venedik'in merkez bölgesinin hemen hemen tamamını gezdik. Uzun olan gondol turunu da yaptık. Venedik, gerçekten güzel bir yer. Denize cepheli olan binalarda yaşamak zor ama denize cepheli olmayan bir binada yaşamayı isterdim. Venedik'te hediyelik eşya olarak en çok satılan şey maskeydi. Biz de bir tane duvara asılandan, 3 - 5 tane de magnet olanından aldık. Akşamüstü turun, geri kalanı Burano adasından geldi ve birlikte otelimize gittik. Kaldığımız en kötü otel, buradaki oteldi. Kalacağımız odaların bulunduğu bölümde çalışan kimse yoktu. Lambalar yanmıyordu. Sabahleyin kahvaltı diye ortaya konulan çok az şey vardı. Büyük termosun içine çay olarak sadece 1 tane bardak poşet atmışlar. Onu içmek zorunda kaldık. Yemek konusu yurt dışında sıkıntı. Kahvaltı konusu daha da büyük sıkıntı. Ancak, hem diğer turda, hem bu turdaki diğer otellerde en azından yiyecek bir şeyler bulabilmiştik. Bu otelde ne yazık ki aç kaldık. Tura giderken yanınızda yiyecek bir şeyler bulunması sizin için iyi olur. En azından bir kaç gün idare edebilme şansınız olur. 
3. Gün
3. Gün, Floransa'ya doğru yola çıktık. Floransa'da Duomo Kilisesi (Santa Maria Del Fiore), Ponte Vecchio, Piazza Signoria gibi merkezi yerleri rehber eşliğinde gezdik. Daha sonra serbest zamanda yine yakın bölgelerde dolaştık. Serbest zamanda yağmura denk geldik ve ne yazık ki merkezi bölgeden fazla uzaklaşamadık. Tiramusu tatlısı meşhur olan Gilli Cafe'de oturduk ve Ponte Vecchio'daki dükkanları dolaştık. Akşam da Montecatini bölgesindeki otelimize gittik. Bu bölge, daha çok Türk tur şirketleri tarafından tercih edilen bir bölgeymiş. Zaten akşamları o bölgede dolaşırken birçok Türk ile karşılaştık. 
Otelin bulunduğu alanı aşağıdaki haritada işaretledim.
Otelin bulunduğu bölgede yemek yemek için cafeler var. Biz bir tanesinde lazanya yedik ve gayet güzeldi. Otelin oralarda bir de 1 €'cu dükkanı var. Herşey 1 €. Konumunu haritada bulamadım ama bulursam eklerim. Biz iki akşam oralarda dolaştık. Gayet sakin, güzel bir yer. Ama tabi, bu kadar sakin bir yerde ömür biter mi, bilinmez.
4. Gün
4. Gün, ekstra tur olan Siena & Pisa & San Gimignano Turu'na katıldık. Önce San Gimignano'ya, oradan Siena'ya, oradan da Pisa'ya geçtik. Bu şehirlerin üçü de hoşumuza gitti.
San Gimignano, merkezi İtalya'nın Toskana bölgesinde Siena ili'ne bağlı bir yer. Etrafı surlarla çevrili ve ve çok iyi korunmuş bir Ortaçağ kasabası. "Ortaçağın Manhattanı" olarak adlandırılan yerde 12. ve 13. yüzyıllarda yapılmış olan kulelerden günümüze dek 14 tanesi ayakta kalabilmiş. Şehir, 14. yüzyılın ikinci yarısındaki görünüşünü korumaktadır. Beldenin tarihi merkezinin tipik Ortaçağ mimarisi ve görünüşünü koruması dolayısıyla UNESCO Dünya Mirasları İtalya listesinde bulunmaktadır. Eğer, İtalya'dan şarap alacaksanız, San Gimignano'dan alabilirsiniz. Şaraplardan uygun fiyata olan da var, pahalı olan da. Gönül isterdi ki; kaliteli bir şey alalım ama ne yazık ki buradan elimiz dönmeyelim mantığıyla, biraz daha uygun olanlardan seçmek zorunda kaldık. Öğlen saatlerinde 1995 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmış olan ve tam bir Ortaçağ şehri olan Siena'ya geçtik. Siena'daki Piaza del Campo meydanı ve bu meydan etrafında geleneksel olarak her yıl şehir mahalleleri arasında yapılan at yarışlarıyla (Palio) ile çok ünlüdür. Bu yarışlar, her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos günlerinde olmak üzere iki kez düzenlenmektedir. Bu yarışlarda her bir at ve binicisi şehrin Contrada adı verilen 17 mahalleden (contrada) birini temsil eder. Yarış boyunca büyük bir insan topluluğu yarış atlarını izler. Her yıl bu popüler yarışı izlemek için Siena kentine dünyanın her yanından binlerce turist gelir. Yarışa katılan tüm at ve biniciler temsil ediyor oldukları mahallenin renklerine ve simgelerine uygun olarak giyinirler: Aquila (Kartal), Bruco (Tırtıl), Chiocciola (Salyangoz), Civetta (Baykuş), Drago (Ejderha), Giraffa (Zürafa), Istrice (Kirpi), Leocorno (Tekboynuz), Lupa (Dişi kurt), Nicchio (Deniz kabuğu), Oca (Kaz), Onda (Dalga), Pantera (Kara Panter), Selva (Orman), Tartaruga (Tosbağa), Torre (Kule) ve Valdimontone (Montone olarak kısaltılır). 17 mahalle arasında bir kura çekiliyor ve sadece 10 tanesi yarışa katılabiliyor. Yarış, yaklaşık 3 dakika sürüyormuş ama yıl boyu bu yarışa hazırlanıyormış. Yaklaşık 700 yıldır yapılan bu yarış, Sienalılar için gerçekten çok önemliymiş. Yarış ile ilgili detaylı bilgiyi internetten bulduğum Dersimiz İtalya adlı blogdan bakabilirsiniz. Siena'nın merkezinde yaklaşık 2-3 saatlik bir gezi yaptıktan sonra Pisa'ya geçtik. Pisa Kulesi, İtalya'nın kuzeyindeki Pisa şehrinde  1173'te yapılmış. 56 metre yükseklikte olup, 294 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. İsterseniz florence.net internet sitesinden online bilet alarak Pisa Kulesi'ne çıkabilirsiniz. (İnternette bir çok sitede bilet satışı yapılıyor. Eğer internetten bilet satın almayı düşünüyorsanız, araştırma yapmanızda fayda var. Linkini eklediğim internet sitesi, gördüğüm başka bir internet sitesine göre 1.5 euro daha ucuz satıyordu.) Pisa Kulesi bitirildiği tarihten itibaren güneye doğru eğilmeye başlamış. Bunun sebebi ise temeldeki yumuşak zemindeki bir çökmeymiş. Yapının ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için Pisa Kulesi hala ayakta durabiliyormuş. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 0,7 cm) eğilmekte olup, Kulenin şu andaki eğimi 5,5° kadarmış.  Biz burada yaklaşık 1 saat süre geçirdik. Turdan, Kuleye çıkan kimse olmadı zaten süre anca yetti. Tabi ki herkes kuleyi düzeltti, sırtına aldı. Külaha, BİM poşetine koyan oldu. Daha sonra, kulenin oralarda çay, kahve molası verdik. Bol bol hediyelik eşya aldık. Şimdi, hediyelik eşya diyince burası ile ilgili bir detay vermek gerek. Mahmut adlı bir tane işportacı var.  Aslen Bangladeşli olan Mahmut, Türk turistlere pazarlık etmeden anında indirim yapar. Mahmut'un rehberlerle arası iyidir. Bizim rehber, daha Pisa'ya gelmeden bize Mahmut'u anlattı. Gittiğimizde Mahmut'un yerini bize gösterdi. Mahmut zaten kendini hemen ön plana atıyor, Türk bayrağı olsun, Türkçe konuşması olsun, hemen kendini belli ediyor zaten. Tabi, diğer satıcılar bu durumdan çok rahatsız. Kendisinin rehberlerle anlaşmalı olduğunu söylüyorlar ama durum bu işte. Zaten rehberlerin genel olarak yönlendirdikleri dükkanlarla, serbest zamandaki yemek yedikleri yerler ile anlaşmalı oldukları söylenir. Kendileri bunu tabi ki kabul etmez. Ama ben bu durumu çok yanlış bulmuyorum. Sonuçta rehbere güvenerek gidiyorsunuz. Eğer onunla birlikte takılacaksanız, bunun bir bedeli oluyor. Biz mesela, genelde yemeği başka yerde yiyoruz. Rehber, genelde gezilen yerdeki en güzel yerlerde yemek yiyor. Biz, rehber serbest zaman verdiğinde genelde biraz daha uzak bir bölgede çok daha ucuza yiyoruz. Tabi, orada mı yiyelim, burada mı yiyelim derken vakit geçiyor. Onun için ya rehberin peşine takılın ve kafanız rahat olsun, ya da hızlı olun, vakit kaybetmeyin. Pisa'daki turumuzu da bitirdikten sonra otele gittik. Zaten herkes çok yorulmuştu. Biz daha önceki turumuzu Kasım ayında yapmıştık. Tabi Kasım ayında hava Haziran ayına göre daha erken karardığı için gece turu yapılacak olan günler hariç, turlarımız erken bitiyordu ve erkenden otele dönüyorduk. Onun için Avrupa'da böyle bir tura katılacaksanız, yaz aylarını tercih etmek daha doğru olur. Kasım ayındaki turda biz saat 5 - 6 gibi otele dönerken, bu turda saat 7 - 8 gibi döndük. Her turda böyle olup olmadığını bilmiyorum tabi ama sizin yine de aklınızda olsun. 
5. Gün
5. Gün, Roma'ya gittik. O gün, tur programının dışına çıktık. O gün aslında önce Roma şehir turu yapılacak, daha sonra da Dağ Köyleri turu ertesi gün yapılacaktı. Ancak, bizim gibi Vatikan Müzesini gezmek için bilet satın alan bir kaç kişi daha olunca; rehber, tur programında değişikliğe gitti. Rehber, bizi otele bıraktıktan sonra, turu geri kalanını dağ köylerine turta yemeye götürdü. Biz de otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra metroyla Roma'ya gittik. İlk olarak Kolezyum'un bulunduğu alanı gezdik. Kolezyuma giriş ücretli olduğu için ve uzun bir kuyruk olduğundan dolayı içine girmedik. Kolezyum için online bilet alacaksanız tiqets.com adlı internet sitesinden alabilirsiniz. Kolezyum'un ardından; Roma Forum'u, Vittorio Emanuela Anıtı'nın bulunduğu alanı ve Venezia Meydanı'nı, Via Del Corso bölgesini, Trevi Aşk Çeşmesi'nin ve İspanyol Merdivenleri'nin bulunduğu alanları kendimiz dolaştık. Ertesi gün rehberle birlikte yapacağımız gezide bu yerleri tekrar gezecektik ama biz kendimiz rahat rahat dolaşıp, bol bol fotoğraf çektik. Biz rehberle dolaşılacak yerlerin çoğunu dolaşmış olduk. Rehberle ayrıca; Popolo Meydanı'nı, Vatikan'ı ve Navona Meydanı'nı ve Pantheon'u dolaştık. Roma'da o gün akşama kadar dolaştıktan sonra taksiyle otelin bulunduğu bölgeye geri döndük.
6. Gün
6. Gün, rehberle olan şehir turumuzu ve Vatikan gezimizi yaptık. Yukarıda yazdığım yerleri gezdikten sonra Vatikan'a gittik. Bizim aslında Vatikan Müzesi'ni gezmek gibi bir fikrimiz yoktu ama turda tanıştığımız çiftlerden birisi müze için bilet alacaklarını söyleyince bize de mantıklı geldi ve biz de onlara dahil olduk. Bilet almak için www.rome-museum.com ya da tiqets.com internet sitesine bakabilirsiniz. Benim gibi müze gezmeyi seviyorsanız, bu müze çok hoşunuza gidecektir. Ancak, müze gezmeyi çok seven bir insan değilseniz girmenizi pek tavsiye etmem. Çünkü, hem pahalı bir müze hem de çok büyük. Biz yazıların çoğunu okumadan geçmemize, çok vakit kaybetmeden bir çok yerini gezmemize rağmen yaklaşık 3 saatte ancak gezebildik. Eğer doyasıya gezmek istiyorsanız, resimleri ve heykelleri incelemek istiyorsanız bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. Vatikan'daki Aziz Petrus Bazilikası'nı gezmek için herhangi bir bilet almanız gerekmiyor. Yani, müzelere çok meraklı değil ama Vatikan'ı gezmek istiyorsanız bence Bazilikayı ve önündeki San Pietro Meydanı'nı (Aziz Petrus Meydanı) gezmeniz yeterli olacaktır. Vatikan'ı gezdikten sonra tekrar Navona Meydanı'na gittik ve tur ekibiyle buluşup otübüsümüzle otele geri döndük. Akşam üstü Navona Meydanı çok güzeldi. Eğer geç saatlere kadar merkezde takılabilme şansınız olursa o meydanın bulunduğu bölgede gezebilirsiniz. İtalya'ya gitmeden önce İtalya'ya giden arkadaşlarla konuştuğumuzda Trastevere bölgesinde güzel mekanların olduğunu söylemişlerdi. Biz o bölgeye gidemedik. Arkadaşlar, Trastevere bölgesinde pek turist olmadığını ve daha sakin olduğunu söylemişlerdi. Ekşisözlük'te de epey bir övülmüş, Roma'nın en güzel bölgelerinden birisi denilmiş ve turist menülerinden kaçınmak için iyi bir alternatif olarak anlatılmış. Sizin de aklınızda bulunsun. 
 
7. Gün
7. Gün, Roma'daki otelden ayrılıp, Napoli'ye geldik. Napoli'ye gelmeden önce rehber bize çok fazla uyarı yaptı. Burada çantalarımıza çok dikkat etmemizi, hırsızlık olayının çok olduğunu, arabaların yayalara saygın göstermediğini, sokakların pis olduğunu anlattı. Diğer gezdiğimiz yerler kadar temiz değildi. Çöpler gerçekten çoktu. Arabalar, evler bakımsızdı. Napoli'de gezmek onun için pek keyif vermedi. Yani aslında turla buraya gitmesek de bence olurmuş. Napoli'nin merkezinde yaklaşık 1 saat kadar dolaştık. Daha sonra tekrar otobüse bindik ve Sorrento & Positano ekstra turunu yapmak için yola çıktık. Önce Sorrento'ya gittik. Oradan da Positano'ya geçtik. Yolculuklar saatler sürdü. Positano'ya giderken yol bir süre daraldığı için daha küçük bir otobüse bindik. Her iki yerde de yaklaşık 1 - 1.5 saat gezdik ve çok fazla bir şey anlamadık. Bu iki ekstra tura aslında katılmayı çok istemiyorduk ama Napoli'nin merkezinde yapacak bir şey olmadığı için ve otele de gitmek istemediğimiz için katıldık. Ama ne Napoli'nin merkezini, ne de bu iki yeri çok sevmedik. Eğer denize girecekseniz Positano'ya mutlaka gidin, Amalfi sahillerini gezin. Ama denize girmeyecekseniz, sadece hediyelik eşyaları satan dükkanlara girip çıkacaksanız hiç gerek yok. Hele ilk durağımız olan Sorrento'da hiçbir şey yapamadık. Otobüsten indik, rehber bizi koştura koştura manzaranın olduğu bir yere götürdü. Orada etrafı anlattı. Sonra yemek yemeye gittik. Yemekten kalkana kadar da serbest zaman bitti ve etrafa bile bakınamadan otobüse geri döndük. Akşamleyin de Napoli'deki otelimize geri döndük ve akşam da otelimizin hemen yakınındaki süpermarkete gidip, eve götürmek için içki ve peynir alışverişi yaptık. Meloncello diye bir içki aldık. Otele döndüğümüzde lobide otururken arkadaşlarla içmeye karar verdik ve 2 şişe Meloncelloyu orada bitirdik. Ertesi gün tekrar almak zorunda kaldık :) 
8. Gün
8. Gün, sabah kalktık, kahvaltımızı yaptık. Biz, 4 kişilik grup hariç, turun geri kalanı Pompei turuna gitti. Biz de o gün boş kalmamak için otele yürüme mesafesinde bulunan Napoli Hayvanat Bahçesi'ne gittik. Orada 2-3 saat dolaştık. Daha sonra otelin yakınlarındaki bir pizzacıda yemek yedik. Süpermarketten Meloncello aldık, otelde turun geri kalanının gelmesini bekledik. Saat 3 gibi gelip bizi otelden aldılar. Daha sonra da Napoli Havalimanına gittik. Bol bol free shopta dolaştık, THY uçağımıza binip, Atatürk Havalimanına indik. Bir turumuz da böylece bitmiş oldu. 
Kısa kısa notlara gelirsek...
- Ekstra turlardan;Siena & Pisa & San Gimignano turunu, Como Gölü turunu ve Sorrento & Positano turunu satın aldık.Aslında Como Gölü'nü almayacaktık ama herkes aldığı için, biz de almak zorunda kalmıştık. Sorrento & Positano turunu aldığımız için de biraz pişman olduk. Sadece Siena & Pisa & San Gimignano turunu satın alsak yeterli olurmuş aslında. Rehber, Pompei turunu almamız için çok ısrar etti ama açıkçası pek istemedik. Kaybımız ne kadar bilmiyoruz ama çok da pişman değiliz açıkçası :) Gondol turu, Pompei turu, Roma gece turu ve dağ köyleri turu almadığımız turlar oldu. 
- İtalya bizim çok hoşumuza gitti. Özellikle Venedik'i çok beğendik. İtalyanlar tarihi binalarını çok iyi korumuş. Benzer tarihi geçmişe sahibiz, Roma İmparatorluğu bizde de vardı. Osmanlı vardı. Bir çok medeniyet vardı ancak günümüze kadar ulaşan eser sayısı çok az. İtalya'da günümüzde inşa edilen binalar eski binalara uyumlu olacak şekilde yapılıyor. Herhangi bir sokakta dolaşırken bile sanki 200 - 300 yıl öncesinde dolaşıyormuş gibi hissedebiliyorsunuz. Ancak, ne yazık ki bizde böyle olmuyor. Keşke tarihimize, binalarımıza çok daha fazla sahip çıkabilseydik. 
- Bu gezinin en olumsuz yanlarından birisi çok yol yapmamız oldu. Fransa - Benelüks turunda da devamlı otobüsteydik. Hatta, o turda 5 ülke birden gezmiştik ama ya mesafeler daha azdı ya da biz daha gençtik :) Bu turda, hemen hemen her gün sabah 8'de yola çıktık, öğlene kadar yol gittik, öğlen gezeceğimiz yeri gezdik, akşamüstü 7 - 8 gibi tekrar otele gittik. Akşam üstleri de en az 1 saat yol yaptık. Çok yol yaptık. Hele Napoli şehir turunun ardından yaptığımız Sorrento & Positano ekstra turları bizim en çok yorulduğumuz turlar oldu. O gün toplamda 3 - 4 saat dolaştık ama 11 - 12 saat dışarıdaydık. Günümüzün tamamı yollarda geçti. Onun için artık bu şekilde, 3 - 5 şehir gezmeli turlara katılmamaya karar verdik. Çünkü turlarda bir de ekstra turlar oluyor. Onlara da katılınca, bütün gününüz yollarda geçiyor. 
- Şimdiye kadar birçok şehri gezmeli iki tura katılmış birisi olarak söyleyebilirim ki bir kerede bu kadar çok yer görmeye gerek yok. Bir daha yurt dışına çıkamam, gitmişken bir çok yer göreyim diye düşünerek çok yer görmeli turları alıyoruz. Ancak geziye başladıktan bir süre duyarsızlaşmaya ve yorulmaya başlıyorsunuz. Bir yerden sonra gittiğiniz yerler size bir anlam ifade etmemeye başlıyor. Onun için, 5 şehir gezmek yerine 2 - 3 tane yeri gezmek daha iyi olabilir. Mesela Fransa - Benelüks turunda; uçağımız Düsseldorf'a inip, oradan Lüksemburg'a, sonra da Paris'e, Brüksel'e ve Amsterdam'a gitmiştik. Bir de bu gittiğiniz yerlerde ekstra turlarla çevre gezileri de yapınca çok yorucu oluyor. Belki ilk gittiğimiz yer olduğundan dolayı o turdaki yorgunluk bizi çok etkilememişti. Ama sadece Paris, Brüksel ve Amsterdam aslında yeterli olurdu. İtalya turunda ise; Milano ve Napoli'ye aslında gerek yokmuş. Pompei için Napoli'ye gidecekseniz ya da 3 - 5 saatlik serbest zamanınızda Milano'nun moda mağazalarını gezebilecekseniz mantıklı sayılır. Milano önemli bir şehir, güzel bir şehir. Bu turda gezdiğimiz en temiz görülen, insanların en şık olduğu şehirdi. Ama bence bu turda sadece Roma, Floransa ve Venedik olsa daha iyi olurdu.  Şimdilik bu kadar. Aklıma gelen başka bir şey olursa ekleme yaparım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık