Türkiye İş Bankası Müzesi

Türkiye İş Bankası Müzesi, Banka'nın 26 Ağustos 1924 yılında kuruluşundan bugüne, iktisadi, sosyal, kurumsal gelişimine ait verilerin bir araya getirildiği, korunduğu ve toplumsal paylaşıma açıldığı bir kurum tarihi müzesidir.  Türkiye İş Bankası, Atatürk'ün emri ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk bankası olarak, ülkenin iktisadi, toplumsal gelişimine, çağdaşlaşma serüvenine paralel, bu süreci aydınlatacak geçmişiyle tarihimizde önemli kesitleri ortaya koyacak birikime sahiptir. Müze, Cumhuriyet'in iktisadi yapısının yoktan var edildiği dönemlerde Türkiye İş Bankası'nın üstlendiği rolleri, ülke gelişimine katkısını, kurumsal yapısının oluşumunu, 1924'ten günümüze toplumla olan hizmet ve sosyal anlamdaki iletişimini geleceğe bakan vizyonuyla sunmaktadır.  Müze, öncelikli olarak Türkiye İş Bankası'nın kurulduğu günden bugüne, gerek kendi geçmişine, gerekse Türkiye'nin ekonomik gelişimine tanıklık eden bankacılık ve kurumsal yapı ile ilgili belgelerin, bankacılık gereçlerinin, iletişim araçlarının, fotoğrafların, resimlerin, reklam ve promosyon malzemelerinin, filmlerin güvenli bir ortamda saklanması, korunması ve gelecek nesillere aktarılması işlevini üstlenmektedir. Türkiye İş Bankası tarihinin ve sürekliliğinin öyküsünü, her yıl daha da ileriye giden gelişimini, Bankamızın nesiller boyunca halkımıza hizmetini toplumsal hayattaki yerini toplumla paylaşmak, tüm İş Bankalıların anılarını ortak bir mekanda toplamak müzemizin başlıca amaçlarıdır. 

14 Kasım 2007 tarihinde açılan müze üç kattan oluşmaktadır. 1. Katta 8 adet salon ve Atatürk Salonu, Giriş katta 3 adet salon ve atölye alanı, Bodrum katta ise ana kasa dairesi, kiralık kasa dairesi, ışık koridoru ve toplantı salonu bulunmaktadır. 

Türkiye İş Bankası’nın kuruluş fikri, 1924 yılı başında Mustafa Kemal Paşa’nın bir İzmir ziyareti sırasında doğdu. Konakladığı Uşakizade Köşkü’nde ev sahibi Muammer (Uşakizade) Bey ve Celal (Bayar) Bey ile görüşen Mustafa Kemal, Celal Bey’in önerisi ile “milli” bir banka kurma kararı aldı.

Bu karardan kısa bir süre önce Cumhuriyet’in ekonomik gelişimine yön vermek için İzmir’de toplanan “İktisat Kongresi” taleplerinden biri “bir ticaret ana bankası” oluşturulmasıydı. 26 Ağustos 1924’te İş Bankası’nın kurulması, bu talebi karşıladı; kredi bulmakta zorluk çeken çevrelerde büyük yankı ve umut uyandırdı. 

İş Bankası, 1 milyon liralık sermayeyle kuruldu. Atatürk’ün aldığı dörtte bir oranındaki hisse senedi dışında, 750.000 lira Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Bursa, Sivas ve Yozgat’tan 36 girişimci tarafından taahhüt edildi. Banka’nın “1” numaralı hesabı Mustafa Kemal’in emriyle TBMM adına açıldı. “2” numaralı hesap ise Atatürk’ün kendisine verildi. 

Bankaya “İş” adı, ana sözleşmesini de yazan Hasan (Saka) Bey’in önerisiyle, Mustafa Kemal tarafından verildi. 1927’de İtibar-ı Milli Bankası ile birleşen İş Bankası, Cumhuriyet Türkiye’sinin bankacılık ve finans tarihinin ana yörüngesini belirledi.

Milli Bir Banka Kurma
Uşakizade Muammer Bey’in kızı Vecihe İlmen’nin anlatımıyla:
“Atatürk İzmir’deki evimizin selamlık kısmında, özel odasında çalışırdı. Bakanlarla Atatürk sık sık çalışma odasında görüşürdü. Celal (Bayar) Bey de sık çağırdığı bakanlarındandı. Gene böyle bir gün, Celal Bey önce Atatürk ile onun çalışma odasında görüştü; sonra da bizim yanımıza geldi. Babam ile Celal Bey arasında Atatürk’ün 250 bin lirasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerinde konuşuldu. Babam, ihracat ve ithalatın yabancılar tarafından yapıldığını hatırlatarak, bu işleri yapacak bir Türk şirketinin kurdurulmasını önerdi. Celal Bey de bankacılık işlerinin de yabancıların elinde olduğu hatırlatarak, bir banka kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Sonunda da görüş birliğine vardılar.”

Celal Bayar’ın yorumu:
“Muammer Bey’e, memleketin iktisadiyatının gerçek evlatlarının eline geçebilmesi için gereken her şeyi yapmak zorundayız, dedim. Bu milli bir vazifedir. Ama ondan daha mühim bir vazife vardır. Atatürk’ün isminin karışacağı menfaat getiren müessese böyle olmamalıdır. Evvelemirde daha geniş olarak kamu menfaati olmalıdır. Mesela kredi meselesi bir kamu menfaati meselesidir. Atatürk bunu yapar, kendisi de istifade eder, millet de istifade eder. Ve ondan sonra her ihracatçı, ithalatçı, ticaret ve sanayi kısımları bu teşebbüsten istifade ederler; menfaati bütün memlekete şamil olur. İhracat şirketi de kazımdır, ama bu iş daha mühimdir. Atatürk’ün isminin karışacağı müessese, ancak öyle bir müessese olur, diye ifade ettim.”

Bankacılık Misyonu
Ulusal sermayenin oluşturulmasında önem taşıyan “milli banka” düşüncesi, İş Bankası’nda vücut buldu. Yurdun dört bir yanındaki üreticinin, tüccarın ihtiyacını karşılamak, sermaye sahiplerine güven sağlamak ve halkın tasarruflarını değerlendirmek İş Bankası’nın temek görevleriydi. 
Cumhuriyet’in ilk yıllarında sermaye birikimi son derece sınırlıydı. Bu nedenle İş Bankası, ilk çalışma yıllarında tüm gayret ve mesaisini bu ihtiyacı gidermeye harcadı. İç piyasaların muhtaç olduğu krediyi azami özenle, ulusal bir plan ve program çerçevesinde dağıtmaya ve yönetmeye çalıştı.
Cumhuriyet’in “milli” bankası olarak İş Bankası’nın amaçları arasında yalnızca sanayileşme sürecine kaynak aktarılması değil, bunun gerçekleşebilmesi için bir tasarruf havuzunun yaratılması da bulunuyordu. O tasarruf ki “milli sermayenin teşekkül etmesine” katkıda bulunacaktı. İş Bankası böylece tasarruf alışkanlığının yaygınlaştırılmasında öncü rol oynadı. 
Bu süreçte banka kendi sermayesini de artırdı. 1926’da 2 milyona, 1927’de İtibar-ı Milli Bankası ile birleşerek 4 milyona yükseltti. İş Bankası’nın en büyük hedefi, ulusal ekonomideki yerine sağlamlaştırırken Cumhuriyet’in kazandığı “siyasi ve askeri zaferleri iktisadi zaferlerle taçlandırarak ülkenin payidar olmasına” katkı sağlamaktı. 

Eminönü Esnafının Bankası
Türkiye İş Bankası, İstanbul’da açacağı şube için Osmanlı döneminde bankacılık sektörünün yoğunlaştığı Galata ve Beyoğlu’nu değil, Eminönü’nü tercih etmişti. Bugün Bankalar Caddesi diye bilinen Voyvoda Caddesi’nde mekân edinmek Banka’nın o günkü mütevazı finansal yapısı açısından olanaksızdı. Finans sektöründe yabancı bankaların etkinliği sürüyordu. 
Eminönü, Sultanhamam, Sirkeci, Unkapanı, Kapalıçarşı orta ölçekte işletmelerle dolu bölgelerdi. Yöre esnafı yabancı bankaların kapısını çaldığında, hep eli boş dönmüştü. Birçoğu Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’le oluşturulmak istenen “milli burjuvazi”yi temsil ediyordu. Yerli sermaye küçük üreticiye daha yakındı. 
1924 yılında İş Bankası’nın İstanbul’da ilk yerleştiği bina, Büyük Postane karşısında yer alan ve Türkiye Milli Bankası’ndan devralınan Kınacıyan Han (bugünkü adıyla Kredi Han) binası oldu. Banka’nın İstanbul Şubesi’yle ilgili ilanlar 10 Kasım 1924 tarihinden itibaren gazetelerde görülmeye başladı. Şubenin açılışı 25 Aralık 1924 günü düzenlenen bir törenle yapıldı. Aynı gün şubeye müşteri kabul edildi, bono ödemesi yapıldı, havale alındı. Açılış günü sekiz bin kiralık İş Bankası hisse senedi de alıcı buldu. 
"Felaket Gelince Bütün Dostların Uzaklaşır Yalnız Tasarruf İmdadına Koşar."

İlk Şubeler Açılıyor
İş Bankası’nın ilk şubesi, Ankara’da Banka’nın kurulduğu 26 Ağustos 1924 günü Genel Müdürlük binasında açıldı. İlk çalışanların sayısı 1924 sonunda 37 iken, Banka 1929’da 12 servisi ve 16’sı kadın olmak üzere 106 çalışanı barındırır hale geldi. Bu şube sonraları Ankara Merkez Şubesi olarak anıldı.
İstanbul Şubesi 25 Aralık 1924’te müşteri kabul etmeye başladı. 1925 yılında Bursa ve İzmir, 1927 yılında ise Adana ve Samsun şubeleri açıldı. 1928’de 8, 1929’da 13 şube daha faaliyete geçti. Böylece 1929 yılı sonunda, tüm dünyayı sarsan Büyük Buhran öncesi, toplam şube sayısı 27’yi bulmuştu. Şubelerin coğrafi dağılımında, ticari faaliyetlerin yoğunluğu doğrultusunda, kıyı kentleri ve Ege Bölgesi öncelikliydi. 
Onuncu yılının sonuna dek İş Bankası, 20 yeni şube daha açtı. Edirne’den Kars’a, Diyarbakır’dan Samsun’a uzanan bir şube ağı oluşturdu. Şube açılışları hem Banka’nın ihtiyaçları ile hem de yöre insanlarının taleplerine göre şekilleniyordu. Ülkenin pek çok yerinden, özellikle ticaret odalarından İş Bankası’na talep yağıyordu. Banka piyasa etütleri yaparak şube açılışına karar veriyordu. 
Türkiye İş Bankası, mevduat ve kredi eksenli bir “iş” bankası olarak kurulmuşsa da kısa sürede ülke çıkarını gözetecek bir “yatırım” bankası işlevi de üstlendi. Çağdaş toplum, sanayileşen toplumdu ve Türkiye’nin hedefinde de sanayileşme vardı. Sınai yatırımlar ülke için en gerekli alanlara yönlendirilmeliydi. 
1930’lu yıllara damgasını vuran devletçilik politikası, Türkiye’nin temel ihtiyaçlarında kendine yeterli olması amacına yönelikti. Beş Yıllık Sanayi Planları yürürlüğe konmuş, yurt içi tasarrufların varlığına güvenilerek sanayileşme politikası belirlenmişti. Öncelik, temel ihtiyaçlara dönük ve ana girdileri yurt içinden sağlanabilecek sektörlere verildi. Bu yıllarda Sümerbank ile birlikte ülkenin sanayileşmesine önderlik eden kuruluş Türkiye İş Bankası oldu. 

1936 yılında, Banka’nın yıldönümü açıklamasında Kemal Atatürk şunları söylüyordu:
"İş Bankası Kurumu, Türk Cumhuriyet tarihinde ekonomi bakımından başlı başına yer alacaktır. Bu kurum, naçiz bir servetin bile ekonomik hayatta fert menfaatlerine hasrolunmayıp ulus menfaatine hasredilmesinden çıkabilecek olan büyük neticeleri, az bir zamanda ve bahusus yepyeni bir devlet kuruluşunun türlü inkılap güçlükleri içinde âlemşümul bir surette fiilen göstermiştir."

Kara Elmas, Ak Şeker
İş Bankası, Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulması için çok sayıda yatırım yaparak ülke kalkınmasına katkıda bulundu. Temel enerji kaynağı olan maden kömürünün temini için kömür işletmeleri kurdu. 1926’da Zonguldak havzasında maden Kömürü İşleri (Türk-İş) ve Kozlu İstismar Merkezi Madeni (Kömür-İş) şirketlerini faaliyete geçirdi. 1936’da halkın ihtiyacını karşılatacak Türk Antrasit Fabrikası’na iştirak etti. 
Aynı dönemde kurşun, kükürt, krom ve bakır madenleri işletmeciliğine de başladı. Kunduz Ormanları İşletmesi ve Kereste Fabrikaları’yla ülkenin bu alandaki açığını kapatmaya çalıştı. Toplu iğnenin zor bulunduğu ülke şartlarında tel ve çivi, tahta ve demir, kurşun ve krom sanayi gibi alanlara yatırımlarla “kendine yeten ülke” olmaya katkı sağladı. 
İş Bankası’nın 1926’da Alpullu’da kurduğu şeker fabrikası, Türkiye’nin ilk şekerini üretti. Onu Eskişehir ve Turhal şeker fabrikaları izledi. Alpullu ve Eskişehir fabrikalarının çoğunluk hisseleri İş Bankası’na aitti. Şeker üretimine başlanmasıyla pancar üretimi de arttı.
İş Bankası, ülkedeki dokuma ihtiyacını karşılamak için de yatırımlar yaptı. 1925’te Bursa’da İpekiş fabrikasını kurarak ipekböcekçiliğini tekrar canlandırdı. 1926’da Ankara’da, atıl bırakılmış olan bir fabrikayı modernize ederek Yüniş’e dönüştürdü.

“İş Bankası mütevazı bir sermaye ile işe başlamıştı. Mütevazı olan maddi sermaye idi. Fakat manevi sermayesi çok büyüktü. Çünkü işin başında gayet kıymetli, halûk ve sebatlı Celal Bey ve onun yanında birkaç kişiyi geçmeyen güzide arkadaşlar bulunuyordu. … Banka memleketimizin iktisadiyatına çok nafi hizmetler ifa etmiştir. Bence bütün bu hizmetin fevkinde daha büyük olan bir hizmeti de bankacılığa gençlerimizi yetiştirmiş olmasıdır. En çok bununla iftihar ederiz. Celal Bey’in İş Bankası’nı tesiste ve onun inkişafında gösterdiği muvaffakiyeti şimdi başında bulunduğu İktisat Vekâlet’inde de göstereceğine şüphem yoktur.” 
Kemal Atatürk 1933 – Yalova 

“Alpullu Şeker Fabrikası’nı gezdim. Gördüğüm vaziyetten çok memnun kaldım, müessesenin daha tevessü etmesini, şimdiye kadar olduğundan daha fazla muvaffak olmasını dilerim. Memleketimizin her müsait mıntıkasında şeker fabrikalarının çoğalması ve bu suretle memleketin şeker ihtiyacının temini mühim hedeflerimiz sırasında tanınmalıdır.”
Kemal Atatürk, 20 Aralık 1930

“Eskişehir Şeker Fabrikası, milli ülküye derin alakanın yükselmiş değerli vesikasıdır. Memleketin şeker ihtiyacını tatmin yokunda muvaffakiyetli son adımlarından biridir ve şeker ihtiyacının temini hedefine varılmak üzere olduğunun ümit dolu müjdecisidir. Bu yüksek milli eseri, yarım yıl gibi pek az bir zamanda başarmak, teşebbüs ve himmetinde bulunan milli müesseselerimizi takdir ve tebrik eylerim. Eserin fiilen vücut bulmasında bizzat çalışmış olan kıymetli arkadaşların ciddiyet ve yorulmaz faaliyetlerine hassaten teşekkür ederim. Eskişehir Şeker Fabrikası gibi, modern bir sanayi ocağı vücuda getirmiş olmakla, teşebbüs ve himmet sahipleri, memleketimizin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak sanayi müesseselerini kolaylıkla ve az zamanda yaratmak mümkün olabileceğini de gözlerimiz önünde, fiilen ve maddeten ispat etmiş bulunuyorlar.”
Kemal Atatürk, 4 Aralık 1933 

İstanbul’a Taşınma
İş Bankası yeni bin yılı karşılamaya hazırlanırken, Genel Müdürlük örgütünü İstanbul’a taşıdı. Piyasalara yakın olma ihtiyacı daha 1970’li yıllarda baskın çıkmıştı. 1976 yılı başında Ankara’da, Atatürk Bulvarı’nda dördüncü Genel Müdürlük binası inşaatı sürerken, Genel Müdürlüğün İstanbul’a nakli için bir komisyon kuruldu. 
1974 yılında İstanbul 4. Levent’teki arsa, banka mevzuatının gayrimenkul edinme konusundaki sınırlamaları nedeniyle Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları adına satın alındı. Bu sınırlama bir süre sonra kalktı ve arsa Türkiye İş Bankası’na devredildi. 1993 yılında inşaat izni alındı. 1996’da Tepe inşaat ve Turner Steiner ortaklığı üç bloklu kompleksin yapımına başladı.
1999 yılı sonuna kadar tüm Genel Müdürlük birimlerinin 4. Levent’te “akıllı binalar”a taşınması kararlaştırıldı. Kule kompleksinde tüm sistemler doğal kaynakların kullanımı konusunda maksimum tasarruf sağlamak üzere tasarlandı. Bankanın 76. Yıldönümünü kutladığı 2000 yılında İş Kuleleri, İstanbul siluetindeki yerini aldı. Blokların ikisi 117 metre; Genel Müdürlük birimlerinin yerleştiği Kule 1 ise 181 metre yüksekliğiyle döneminde Türkiye’nin en yüksek binasıydı.

Bankacılığın Ötesinde
Cumhuriyet’in en önemli girişimlerinden biri olan İş Bankası, kuruluşundan itibaren Türkiye’nin kalkınmasına, inşasına ve gelişmesine her alanda katkı sağlamak misyonuyla uzun soluklu sosyal sorumluluk projeleri üstlendi. Eğitim, kültür, sanat, çevre, spor, bilim gibi toplumsal alanların güçlendirilmesi için katkılarda bulundu. 
1926’da Radyo yayınlarını başlatmak üzere kurulan Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi’ne, 1924’te dönemin ünlü mizah yayını karagöz Gazetesi’ne ve 1933’te Ankara Sinema İşleri Türk Limited Şirketi’ne iştirak eden İş Bankası, toplumsal hayata katkısını Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Darüşşafaka, Türk Hava Kurumu, Veremle Mücadele Cemiyeti, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, Yoksul Talebe Yurdu gibi pek çok vakıf, dernek ve kuruluşa bağışta bulunarak sürdürdü. 1930ların sonlarından itibaren ülkede sanatın gelişmesi adına ulusal sergilere katılarak sanatçılara destek verdi. 

İş Bankası’nın kuruluş günlerinde şekillenen toplumsal sorumluluk bilinci, tarihi bir misyon olarak yıllar boyu daha da güçlenerek sürdü. Neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt tarihinde İş Bankası’nın bu toplumsal sorumluluk projeleri bugün aşağıdaki kriterler çerçevesinde oluşturulmaktadır:
"- Ülkemiz insanının gelişimine, yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkı sağlanması,
- Cumhuriyetin yarattığı toplumsal değerlerin korunması ve geliştirilmesinin amaçlanması,
- Atatürk ilkelerini benimseyen, toplumumuzun çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasında rol oynayacak nesillerin yetişmesine destek verilmesi,
- Türk kültür ve sanatının gelişmesi, dünyaya tanıtılmasına olanak yaratılması,
- Dünya kültür ve sanatı ile ülkemiz insanının buluşturulması,
- Toplumumuzda sağlıklı yaşamın desteklenmesi ve çevrenin korunmasına ağırlık verilmesi."

Eminönü’nde Hobyar Mahallesi Bankacılar Caddesi No: 2’de yer alan müzeyi Pazartesi günleri, Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günleri ile 1 Ocak günü hariç her gün 10:00-18:00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Giriş ücretsizdir. ​

Müzeye ait özel otopark bulunmamaktadır. Müzenin bulunduğu alan; Eminönü Bölgesi yayalaştırma projesine dahildir. Hafta içi ve sonu olmak üzere saat 10:00-18:00 arası araç girişi yapılmamaktadır. Müze; Eminönü ve Sirkeci’de yer alan vapur ve motor iskelelerine, Eminönü tramvay durağına, Sirkeci Marmaray durağına, Eminönü otobüs duraklarına yürüme mesafesinde bulunmaktadır. Türkiye İş Bankası Müzesi'nin konumunu aşağıdaki haritada işaretledim. Oradan detaylı olarak görebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık