PTT Müzesi (20.09.2018 tarihli güncelleme)

20.09.2018 tarihli güncelleme İnternette yaptığım araştırmaya göre; PTT Müzesi artık kapatılmış. Neden ve ne zaman kapatıldığına dair bir bilgi bulamadım. Eğer bulursam eklerim. Sonuç olarak artık müze yok. 

6 Mayıs 2000 tarihinde hizmete açılan PTT Müzesi, giriş ve zemin katla birlikte 3 kattan oluşmaktadır. Giriş katta; Osmanlı – Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi Postacı kıyafetleri ile müzenin inşasına ait resimler sergilenmektedir. Zemin katta; Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi posta kutuları, ilk telgraf merkezi, giriş kapısı levhası (1855), halk yazı masası bulunmaktadır. Birinci katta; Telgraf memuru Manastırlı Hamdi Bey’in Odası ve zamanında odada yer alan telgraf cihazları, Osmanlı Dönemi pul eskizleri, 1950 yıllarından sonra tedavüle çıkan önemli ve özel günlere ait ofset baskı, ilk gün zarfları ve pulları sergilenmektedir. İkinci katta; 1800’lü yılların sonları 1900’lü yılların başlarına ait kadranlı zemberekli ve manyetolu masa ve duvar telefonları, Türk Ordusu tarafından I. Dünya Savaşı’nda cephede kullanılmış sahra santrali, 600 hatlı telefon santrali bulunmaktadır. Ayrıca bu bölümde Osmanlı Devleti’nin son dönemine ait postada kullanılmış mühür ve damgalar, deve ve at sırtı posta çantaları, posta nazırlığının kuruluşundan günümüze kadar görev yapmış nazır ve genel müdür resimleri, posta ve telgraf güzergâhlarını gösteren eski haritalar, postada kullanılan teraziler ve saatler sergilenmektedir. 

Müzenin bulunduğu bina; Osmanlı tarihindeki ilk Posta Telgraf Nezaret Binası’dır. 1903’te Mimar Vedat Tek’le başlayan ve 1909’da Mimar Muzaffer Bey’le bitirilen tam altı yıllık bir inşaat öyküsü vardır. Buna göre bina 16. Yüzyılın Osmanlı klasik süslemeleriyle bezenmiş, cephelerinde yontma taş ve mermer kullanılmış 3200 metrekarelik bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Dikdörtgen planlı bu yapı Posta ve Telgraf hizmetlerinin yanında 1927’den 1936’ya kadar da İstanbul Radyoevi olarak da kullanılmıştır. Bugün sivil mimarlığın en güzel örneklerinden biri olarak nitelenen İstanbul Sirkeci PTT Binası geçmişte bir dönem için adliyeye tahsis edilmiştir. Giriş kapısında hala eski yazı ile “Posta Telgraf Nezareti” yazılı bu anıt bina bodrum katında yemekhane ve mutfağı, zemin katında Sirkeci PTT Merkezi, birinci katında Telgraf Müdürlüğü, iki ve üçüncü katında İstanbul Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğünü barındırmaktadır.

"Umum telgrafçılarımızın teşebbüsat ve harekatı milliyemize ifa eyledikleri fedakârane hizmetlerinin milli tarihimizde mühim mevkii vardır. Kendilerine bugün alenen teşekkür etmeyi bir vazife addederim." 
M. Kemal Atatürk

İstiklal Savaşı Sırasında Gizli Tel Hadisesi
Birinci Dünya Savaşı’nda İstanbul’un müttefik askerlerinin işgali altında bulunduğu senelerde telgrafçılarımızın hayatları pahasına gösterdikleri sadakat ve fedakârlık ile İstanbul – Ankara arasında muntazam telgraf muhaberesinin temin edildiği malumlarıdır. 
Nitekim İstanbul’un müttefik askerlerce işgaline başlandığı 16.03.1920 sabahı nöbetçi olan İstanbul Telgraf Baş Memuru İhsan, santral memurunun “Telefonu Dinleyiniz” demesi üzerine telefonu eline almış Harbiye Nezareti santralindeki telefoncunun (Şimdiki İstanbul Üniversitesi Binası) “İngilizler sabaha karşı Şehzadebaşı Karakolumuzu basıp askerlerimizi şehit etmişler, şimdi de Beyazıt meydanına doğru geliyorlar, Harbiye Nezareti Binasına girmeye başladılar”  sözlerini duyduktan sonra konuşma kesilmiştir. Harbiye Nezareti santralinin de işgal edildiği anlaşılmıştı. Kısa bir süre sonra Beyoğlu santralinde İhsan Beyi bularak Tophane merkezinin, rıhtıma asker çıkarıldığını belirttikten sonra konuşmanın kesildiğini, merkezlerine gelirlerse ne yapacaklarını sorar. İhsan Bey herkesin telgraf merkezine gelmesini belirttikten sonra tüm bu olanlar ile etraftan aldığı tüm kötü haberleri Ankara’ya duyurabilmek amacıyla o esnada yanında bulunan Manastırlı Hamdi Efendi’yi Ankara Ciheti Makinesine oturtarak kendisine dikte ettirerek Ankara’ya yazdırmıştır. Çok geçmeden İstanbul Telgraf Merkezi de işgal edilmiştir. 
İstanbul’un işgalini Ankara’ya bildiren vatansever ve yiğit Manastırlı Hamdi Bey’in yanı sıra bu esnada görev yapan vatansever telgraf memurları işgal gününün acısını yüreklerinde hissediyorlar bu olayı kabulleniyorlardı ve bir şeyler yapmak istiyorlardı.
Bu amaçla, kalpleri vatan ve hürriyet aşkı ile çarpan ve vatanın kurtulması için Telgraf haberleşmesinin önemi bile telgrafçılarımızdan İhsan Pere gizli tel kurma hakkındaki düşünce ve kararını İstanbul Merkez Müdürlüğü’ne tayin edildikten ve işgalden 5 – 6 ay sonra merkezin baş memurlarından ve koyu ittihatçılardan merhum Hilmi Bey’e açar ve fikrini sorar, o da İhsan, “böyle bir şey yaparsan Memlekete çok büyük faydan dokunur, yalnız bu işi başarabilmek için Başçavuş Hacı Mümtazın elde edilmesi lazım geldiğini” söyler. Sana biri birinden emin, asılacak olsalar gık demeyecek arkadaşlar bulurum, fakat en iyisi bu memur işini de Mümtaza bırak o seçsin” diyerek Mümtaz’a Sirkeci’de Bahçeli İlkbahar Lokantası’nda buluşturur. Mümtaz bu gizli tel hakkındaki teklifi bidayette kabul etmekte tereddüt ederse de bu telin Memlekete yapacağı hizmetin önemi izah edilince muvafakat ederek derhal işe başlarız diye söz verir. Bu tel de çalışmak üzere muhabere memurlarından Cevat Besen ile posta işlerinde uzman İsmet’i (Emekli) seçmiştir. Bu iki memura Müdüriyet kaleminde çalışan Edip de (Samsun Başmüdürü ilen genç yaşta vefat etmiştir) katılmıştır.
İhsan Pere Ankara ile Muhaberede kullanılmak üzere Edip ile hazırladığı bir şifre suretiyle vaziyeti izah eden bir mektup yazarak Ankara’ya gönderilmek üzere o sırada Adapazarı’na tayin edilmiş olan Celal adında bir memura etmiştir.
İngiliz Askerlerinin işgali altında bulunan İstanbul Merkezinin bodrum katındaki karanlık ve rutubetli pis odasına gizlice kurulan bir makine ile gece yarısından sabaha kadar Ankara ile muntazam Telgraf muhaberesi sağlanmıştır. Bu gizli merkezin çağrı işareti olan P.R. bilahare merkezin kurucusu İhsan tarafından soyadı olarak alınmıştır.
İstanbul’un işgali sıralarında İhsan Pere’nin şahsi teşebbüsü ve telgrafçılarımızın hayret edilecek cesaret ve hamiyetleri sayesinde bu gizli tel vasıtasıyla en müşkül zamanlarda Memlekete yapılan hizmetler sayılamayacak kadar çok ve önemli, hem de değerleri büyüktür. Asıl şaşılacak nokta, İngilizler Ankara ile gizli telgraf muhaberesi yapıldığını öğrendikleri halde bunu meydana çıkarmak maksadıyla büyün istihbarat servislerini, başta telgraf işleri mümeyyizi Leon olduğu halde seferber hale getirmelerine rağmen burunlarının dibindeki bu merkezin yerini bulamamış olmalarıdır. Bununla beraber, bir aralık büyük para mükâfatı vaadine kapılan bir soysuzun vaki ihbarı üzerine gizli merkeze baskın yapılmış ise de bu ihbar daha evvel öğrenilerek oda tahliye edilmiş olduğundan İngilizler bir şey bulamamışlardır. Bu baskın vakasından sonra İhsan Pere telgraf makinesini evine kurup telefon telinden faydalanmak sureti ile işgalin sonuna kadar Ankara ile gizli muhabereye devam edilmiştir.
Telgrafçı Manastırlı Hamdi Bey
Baylar 1920 yılı Martının 16 ncı günü öğleden önce saat 10 da, makine başında şöyle tel verildi:
“Ankara’da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine bu sabah Şehzadebaşındaki Muzika Karakolunu İngilizler basıp, oradaki Askerlerle İngilizler çarpışarak, sonunda şimdi İstanbul’u işgal altına alıyorlar. Bilgilerinize sunulur.”
Manastırlı Hamdi

Hamdi Efendi teli şöyle sürdürdü:
“Sabahleyin bizim erler uykuda iken, İngiliz deniz erleri karakola gelir giriyor. Erlerimiz uykudan şaşkın kalkınca çarpışmaya başlanıyor. Sonunda bizden altı kişi şehit oluyor, on beş kişi yaralanıyor. Bunun üzerine, önceden kötülüğü tasarlamışlar ki, hemen zırhlıları rıhtıma yanaştırıp Beyoğlu Bölgesine ve tophaneye asker çıkardılar. Bir yandan da harbiye nazırlığına girmişler. Dahası, şimdi ne tophane ne de harbiye telgrafhanesi bulunamıyor. Şimdi de haber almış olduğuma göre derinceye dek yayılıyorlarmış efendim. İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orasına da el koydular sanırım. İşte Beyoğlu görevlileri, Müdürlüleri geldiler. Kovuşlar. Bir saate dek buraya da el konacaktır. Şimdi haber aldım efendim." 
Baylar, bundan sonra artık Hamdi Efendi’nin sözünü işitemedik. İstanbul Telgraf Merkezine de girilmiş olduğunun kanısına vardır. Bu yurtsever ve yiğit Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı İstanbul’da geçen bu acı olayları öğrenmek için kim bilir ne zamana dek bekleyip duracaktık. Telgraf memuru Hamdi Efendi’ye borçlu olduğu teşekkürü burada açıkça söylemeyi Ulus ve Yurt ödevlerinde sayarım. 
Kemal Atatürk 

PTT Müzesi 01.05.2000 tarihinde Ulaştırma Bakanı Sn. Enis Öksüz tarafından açılmış olup, Cumartesi ve Pazar günleri hariç Her gün 08:30-12:30 ile 13:30-17:30 saatleri arasında gezilebilir. Müzeye giriş ücretsizdir. 
PTT Müzesinin konumunu aşağıdaki haritada işaretledim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Edirne'den Günübirlik Yunanistan Gezisi - Kastanies (Kestanelik) - Orestiada (Kumçiftliği) - Pazarkule Sınır Kapısı

Anelemmatik Güneş Saati - Cunda - Ayvalık